İyi Ki Filmler Var

Laura ve John Baxter, talihsiz bir olayın ardından hem çalışmak hem de dinlenmek için gittikleri gizemli Venedik'te, tanıştıkları iki yaşlı kadının da hayatlarına girmesiyle beraber esrarengiz şeylerle karşılaşırlar. Yaşadıkları trajedinin ardından toparlanmaya çalışan Laura ve John'un ilişkisi ve bu şehirde yaşadıkları olaylar Venedik'in atmosferinin tersine kullanımıyla beraber çok başarılı bir şekilde anlatılıyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0069995/

Köy hayatından manzaralar olarak da niteyebileceğimiz ve 19. yüzyılın sonlarında İtalya'da kırsal bir bölgede geçen L'albero degli zoccoli (1978) filminde bir mal sahibinin mülkünde bir arada yaşayarak hayvancılık ve çiftçilik yaparak geçinen bir grup insanın yaşamına konuk oluyoruz. Köy yaşamını ne acındırarak ne de överek anlatan ve belgesel gerçekçiliğiyle estetiği birleştirerek izleyicilerine aktaran L'albero degli zoccoli filmi farklı ailelerin, farklı karakterlerin, çocukların ve yetişkinlerin nasıl yaşayagittiğini çok güzel bir şekilde anlatıyor. Ermanno Olmi'nin Nalın Ağacı (1978) filmi aynı yıl Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Olmi'nin blogtaki diğer fimleri için  tıklayınız . Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0077138/

Annesini yitirmiş Pelle ile babası Lasse İsveç'ten Danimarka'ya çalışmak ve pazarları sıcak yataklarına uzanıp kahve içebilmek için giderler. Kurulan hayallerin yerini acı gerçeklerin almasıyla beraber Pelle ve babası zorlu bir hayat mücadelesinin içine girer Pelle erobreren (1987) filminde. 19. yüzyılın sonlarında geçen eserde toprak ve işçi sahibi bir zenginin kölesi olarak çalışan insanların yaşamlarına doğallık, gerçekçilik ve sadelik içerisinde konuk oluyoruz. Çiftlikte yaşayan zengin fakir, genç yaşlı herkesin hikâyesine yer veren Fatih Pelle (1987) filmi hayatın içinden, etkileyici ve harika bir film. Eserde doğa manzaraları uzak plan çekimlerle birer tablo gibi aktarılıyor. Bu güzel filmin anlamlı sonu insana 400 Darbe (1959) filmini anımsatıyor. Bille August Pelle erobreren ile 1987 yılında Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Yönetmenin Altın Palmiye almasını sağlayan bir diğer film için: Den goda viljan (1991) İsveç'ten Amerika'ya göç eden çiftçil

Annesinin korumacılığı altında yetişen zeki bir çocuk olan William Miller rock müziğe ilgi duyar ve bir rock yazarı olmak isterken kendisini hayallerini gerçekleştirebileceği Rock'n'roll'un içinde bulur. Kendisine rock yazarlığı konusunda bir akıl hocası da bulan William beraber turneye çıktığı Stillwater grubu ile beraber rock dünyasını yakından tanır, çeşitli maceralar yaşar ve yazısı Rolling Stone Dergisi'nde yayınlanır. Eserde tek sevmediğim nokta anne karakterinin abartılı bir şekilde korumacı yapıya sahip olmasıydı; bu kadar abartılı bir karakter söz konusu olmasa da eser anlatacaklarını anlatabilirdi zaten.  Rock dünyasıyla ilgili bir diğer film için: This Is Spinal Tap (1984) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0181875/

Yazı geçirmek üzere göl kıyısındaki evlerine gelen Norman ve Ethel çiftini odağına alan On Golden Pond (1981) filmi yaşlılık, dostluk, aşk, aile içi ilişkiler ve nesiller arası farklılıklar gibi konuları başarıyla işliyor. Her şeyle alay eden bir karakteri olan ve yaşlılıktan sıkça şikayet eden Norman ile ondan birkaç yaş daha genç eşi Ethel uzun yıllardır devam eden birlikteliklerini iyi günde ve kötü günde sürdürmeye devam eder. Filmi izlerken Henry Fonda ve Katharine Hepburn'ün oyunculuklarını bir kez daha çok beğendim. Eserin ilginç sayılabilecek bir yanı ise filmde bunun  son yaş günü olabileceğine dair bir repliği de olan Henry Fonda'nın 1 yıl sonra, 1982'de, 77 yaşında ölmüş olması. Katharine Hepburn ise Altın Göl (1981)'den tam 22 yıl sonra, 96 yaşında hayatını kaybetmiş. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0082846/

Bir romandan uyarlanmış olan ve Soğuk Savaş döneminde geçen Fail-Safe (1964) filminde hatalı bir veri sonucunda Moskova'yı bombalamaya giden ABD uçaklarının her iki ülke başkanının ve yetkililerinin iletişimiyle beraber durdurulmaya çalışılışını izliyoruz. Gerilimi üst düzeyde olan Fail-Safe (1964) eseri her iki tarafın da hazırlık yaptığı olası bir savaş ya da saldırı durumuna karşı yapılacakların gerçeğe dönüştüğü; savaşın, güçlü bombaların yol açacağı tahribatın, makinelerde yaşanabilecek sorunların yol açabileceği korkunç sonuçların anlatıldığı etkileyici bir simülasyon, uyarıcı ve düşündürücü. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0058083/

Zorlu bir çocukluktan çıkıp bir papaz olan babası Henrik Bergman'ın ve zengin bir aileden gelen annesi Anna Bergman'ın nasıl tanışıp evlendiğini; yönetmenin doğumuna, 1918 yılına kadar ailesinin neler yaşadığını Ingmar Bergman'ın senaryosuyla anlattığı Den goda viljan (1991) filmi çok iyi bir eser. İnsan ilişkilerini oldukça gerçekçi ve sade bir şekilde aktarırken dinginliği, piyano müziği ve İsveç'in bazen cıvıl cıvıl bazense bembeyaz doğası eşliğinde 1910'larda bir aile hikâyesi izlerken bu ailenin çevresinde yaşananlara da zaman zaman konuk oluyoruz. Kafası karışık bir insan olan Henri ve zengin bir ailenin kızı olarak yetiştirildiği için eşiyle zaman zaman anlaşamayan Anna'nın bazen çalkantılı bazense sıcacık geçen ilişkisine odaklanan İyi Niyetler (1991) filmi Ingmar Bergman'ın annesinin karnında yer aldığı bir bahçe manzarasıyla son buluyor. Sanatçıların büyüme hikâyelerini anllattıkları eserlere zaman zaman rastlarız. Bu film ise bir sanatçının

Hayatının her anını kamerasıyla geçiren ve Amerika'da yaşayan bir Fransız, Thierry Guetta, sokak sanatları ve sokak sanatçılığıyla tanışır; ardından da içlerinde Banksy'nin de yer aldığı birçok isimle birlikte vakit geçirip onları eserlerini yaratırken ve sokaklara yerleştirirken kaydeder. Thierry Guetta'nın kamera tutkusunun ardından ortaya çıkan sokak sanatçılarını kaydetme tutkusu onu da bu işin içine sokar ve elindeki büyük arşiv, Banksy'nin çalışmalarıyla hakkında pek de belgesel ve film olmayan bu sanat dalına yakından bakabilmeyi sağlayan Exit Through the Gift Shop (2010) adlı bir sinema eseri çıkarır ortaya. Çıkışlar Hediyelik Eşya Dükkânından (2010) belgeseli sokak sanatçılarının hayata bakışını, bu sanat dalının eleştirel gücünü ve felsefesini önemli isimlerin çalışmaları ve dile getirdikleriyle beraber izleyicilerine sunuyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt1587707/

Paris'te düzenlenen 1924 Olimpiyat Oyunları'nda 100 metrede altın madalya kazanan Harold Abrahams'ın ve 400 metrede altın madalya kazanan Eric Liddell'ın bu yolda nasıl ilerledikleri ve ne gibi motivasyonlara sahip oldukları anlatılıyor Chariots of Fire (1981) filminde. Sebt gününe denk geldiği için piste çıkmayacak kadar inancını ön planda tutan misyoner Liddell ve zengin bir Yahudi'nin oğlu olan Harold'ın bir şeyleri başarma isteği ile iki karaktere de odaklanan Ateş Arabaları filmi seyircilerini 20'li yıllara götürüp atletizmle dolu dakikalar izlettiriyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0082158/

Ön bilgi: Bloğun önceki Youtube kanalında yer alan ilgili video o kanal kapandığı için artık aktif değil. 22 Ekim 2016 tarihinden beri sevdiğim ve izlemeye değer olduğunu, izleyenlerine bir şeyler katabileceğini düşündüğüm filmleri Her Gün Bir Sanat Filmi adı altında bloğumda paylaşıyorum. Bloğun Hakkında kısmında da belirttiğim üzere paylaştığım her filmin sanat filmi olduğu yönünde bir iddiam yok. Çünkü bu ifade biraz belirsiz bir ifade. Dilerseniz bloğun adını Her Gün Bir İyi Film, İki Üç Günde Bir Kaliteli Film, Birkaç Günde Bir Değerli Film gibi şekillerde de algılayabilirsiniz. Blogda yer alan eserlerin tamamına bu IMDb listesi üzerinden de ulaşabilirsiniz. 1 Şubat 2020 tarihi itibarıyla blogda yer alan filmlerin sayısı 500'e ulaştı. Ben de bunun şerefine, tıpkı filmlerin sayısı 300'e ulaştığında yaptığım gibi bir video hazırlamak istedim ( Her Gün Bir Sanat Filmi'de Yer Alan #300film ). Videoya bir görsel seçmem gerektiği için 300 Film videosunda Criterion K

Bir İtalyan kasabasında geçen ve komedi ile hicvi birleştiren Signore & signori (1966) filminde her biri iyi gelir sahibi ve farklı mesleklerden olan evli erkekler eşlerini aldatır ve bunu gizlemeye çalışır. Doktordan emlakçıya, fabrikatör çocuğundan mağaza sahibine kadar birçok farklı meslekten oluşan erkekler grubu gizli gizli işler başardıklarını zannederken arkalarından da birçok iş döndüğünün çoğunlukla farkında değildir. Üç ana bölüme ayrılmış olan Signore & signori (1966) filmi son derece eğlenceli anlatımıyla ne yazık ki günümüzde de benzer şekilde süren mevcut düzeni çok güzel bir şekilde gözler önüne seriyor. Baylar ve Bayanlar (1966) filmi aynı yıl  Un homme et une femme  filmi ile beraber Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Her iki filmin de adlarının benzer anlamlara gelmesi de ilginç bir tesadüf oluşturmuş. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0062271/