İyi Ki Filmler Var

İkinci Dünya Savaşı döneminde İstanbul'da eski bir konakta geçen Piano Piano Bacaksız (1991) filminde küçük Kemal'in gözünden fakir ama mutlu ve sevgi, dayanışma dolu bir yaşamın anılarını izliyoruz. Küçük Kemal'in anılarını anlatan dış sesi Müşfik Kenter seslendirirken filmde Kemal'in dayısı rolünde de Rutkay Aziz oynuyor. Sefalet içerisinde yaşayan insanlardan oluşan konağın gösterdiği beraberlik ve komşuluk kardeşliği, mecburiyetten düştükleri namuslu hırsızlık konumu ve saf karakterlerin temiz yaşamı sıcacık bir öykü çıkarıyor ortaya. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0105137/

16. yüzyılda geçen La Reine Margot (1994) filminde Fransa'da yaşanan Protestan-Katolik çekişmesi sonucunda ortaya çıkan St. Bartholomew Katliamı ve iktidara sahip olmak için düzenlenmiş entrikalar anlatılıyor. Katolik Margot'nun, Protestan Navarre kralıyla evlendirilmesinin şiddeti azaltacağı umulur ancak olaylar gittikçe körüklenir. İyi oyuncuları, içe işleyen müzikleri ve dönemi yansıtan güzel kostümleriyle mezhep savaşları ve tarihe geçmiş bazı önemli olayları izlemek için de iyi bir film Kraliçe Margot (1994). Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0110963/

Tennessee Williams'ın aynı adlı oyunundan uyarlanan A Streetcar Named Desire (1951) filminde çalkantılı ancak mutlu bir evlilikleri olan Kowalskilerin yanına yerleşmek zorunda kalan Blanche'ın hikâyesini izliyoruz. Genç Marlon Brando'nun canlandırdığı Stanley'nin kaba erkeksiliği ve şiddet eğilimi ile kız kardeşi Stella'nın boyun eğmiş, kocasına bağlı karakteri arasında yaşamaya başlayan, kibarlıktan, nezaketten hoşlanan ve Vivien Leigh'ın canlandırdığı Blanche'ın geçmişi hakkında İhtiras Tramvayı (1951) filmi ilerledikçe daha da çok şey öğreniyoruz. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0044081/

Antonio Lopez'in kendisinin oynadığı El sol del membrillo (1992) filmi ressamın evinin bahçesindeki bir ayva ağacını resmetme çabasını konu alıyor. Belgesel türünde çekilmiş olan film ayva ağaçlarını çok seven ve kendi diktiği bir ayva ağacının resmini yapmaya çalışan Antonio Lopez'in bu süreçte ne gibi zorluklar yaşadığını, neler yaptığını dostları ve ziyaretçileriyle beraber gerçekleştirdiği çeşitli sohbetlerle beraber de anlatıyor. Hayat akıp giderken, zaman geçip giderken ayva ağacının güzelliğini yakalayıp resmetmek isteyen bir sanatçı... Doğal bir güzelliği resmetmenin zorluğuyla beraber ressamın evini tamir eden duvarcıların çalışmalarının paralel şekilde gösterilmesi de hayli hoş bir detay. Bu kadar sade bir konu üzerinden çıkarılmış çok güzel bir eser Ayva Ağacının Güneşi (1992). Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0105438/

Bir savaş söylentisi sonucunda İngiltere'den Amerika'ya ve Beyaz Saray'dan Birleşmiş Milletler'e uzanan hikâyede ülkeler arasında işlerin nasıl ilerlediği ve dünyanın nasıl keyfekeder yönetildiği eğlenceli bir komediyle anlatılmaya çalışılıyor. İngiltere'nin önemsiz bir bakanı ve yardımcıları işlerin sarpa sardığı bir ortamda çeşitli görevlerle Britanya ve Amerika arasında mekik dokur; Amerikalılarla görüşmeler yapılır ve toplantıla yürütülür. Ancak tüm bunlar müthiş bir karmaşa ve beceriksizlik içerisinde gerçekleşir. Bu eserden birkaç hafta sonra, filmin yönetmeni Armando Iannucci'nin The Death of Stalin (2017) filmini de izledim. In the Loop'ta İngiltere ve Amerika tarafını tiye alan yönetmen Stalin'in Ölümü'nde ise Rusya'yı tiye alarak benzer eleştirileri farklı görüşlerin hakim olduğu farklı dünyalara da getirmeyi başarmış. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt1226774/

Liseden yeni mezun olan ve çevresine karşı eleştirel bir bakışı olduğu için uyum sağlamakta ve mutlu olmakta sorun yaşayan Enid, hayata daha kolay adapte olan arkadaşı Rebecca ile eve çıkma projelerini gerçekleştirmeye çalışırken orta yaşlı ve kendisi gibi farklı bir kişi olan koleksiyoner Seymour ile tanışır. Henüz gençliğinin baharında olan bir kadının gözünden dünyaya ve çevreye bakış eğlenceli ve düşündürücü bir şekilde anlatılırken Seymour karakteri üzerinden de orta yaşlı ve uyum sağlamakta zorluk çeken bir adamın hikâyesine de yer veriliyor Ghost World (2001) filminde. Hayalet Dünya (2001) filmi bir çizgi romandan uyarlanmış. Yönetmenin karikatürist Charles Crumb ile ilgili filmi için: Crumb (1984) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0162346/

Tatillerini geçirmek için aileleriyle beraber yazlıklarına gitmiş olan ve aralarında birkaç yaş fark olan iki genç kız kardeşi odağına alan À ma soeur! (2001) filmi bir kadın yönetmenin anlatımıyla cinsellikle tanışma konusunu işliyor. Kız kardeşlerden büyük olanı yeni tanıştığı bir erkekle çeşitli deneyimler yaşarken diğeri de bunlara tanıkk olur. Erkek ve kadının cinselliğe bakışı, yaş ve tecrübe farklılıkları ve düşülen ilk hatalar üzerine güzel bir film À ma soeur! (2001). Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt000000000243255/

Hayatı boyunca otuz yaş altı kadınlarla birlikte olmuş ve artık altmışlı yaşlarını yaşayan hercai Harry ve yalnız yaşayan, yazın bile balıkçı kazağı giyen bir oyun yazarı olan ellilerindeki Erica aşık olur. Bir kadın yönetmenin gözünden daha da özel bir bakışla iyi bir romantik film izlemek açısından seyri keyifli olan Something's Gotta Give (2003) ilişkilerde yaş farkı ve cinsiyetlerle yaşlara göre değişebilen bakış açılarını gibi noktaları da güzel bir şekilde aktarıyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0337741/

Senaryosunu Francis Ford Coppola'nın yazdığı Patton (1970) filminde İkinci Dünya Savaşı'nda Kuzey Afrika, Sicilya ve Fransa gibi noktalarda önemli başarılar elde eden ve kendisini tarihi komutanlarla özdeşleştiren bir askerin, George S. Patton'ın, bu savaş boyunca yaptıklarını izliyoruz. Büyük prodüksiyonu ve Afrika'dan Fransa'ya uzanan geniş çaplı öyküsüyle savaşmaya meraklı, tarih ve geçmiş savaşlar hakkında yüksek bilgiye sahip cesur bir askerin öyküsü etrafında Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'nda nasıl bir başarı kazandığı anlatılıyor Patton (1970) filminde. Eserdeki, aslında bir açıdan doğal karşılanabilecek milliyetçi özelliklerin yanı sıra Patton'ın sürekli savaşmaya ve komuta etmeye yönelik farklı karakteri de filmi daha ilgi çekici kılıyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0066206/

Ergenlik çağında bir kız ve bir erkek çocuğa sahip olan mutlu, maddi olarak iyi durumda ve bilinçli ebeveynlere sahip bir aile üzücü bir kayıp yaşar ve bu kaybın üstesinden gelmeye çalışır. Hayatın içinden, sıcak ve duygusal bir film olan La stanza del figlio (2001) bir yakınını kaybeden insanların yaşadığı acıyı ve sorunları çok güzel bir şekilde anlatıyor. Başrolünde filmin yönetmeni Nanni Moretti'nin yer aldığı Oğul Odası (2001) filmi aynı yıl Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Bu eseri ilk izlediğimde o kadar beğenmemiş ve ödül aldığını öğrendikten sonra da şaşırmıştım ancak ikinci izleyişimde önceden neden öyle düşündüğüme şaşırdım ve eseri sevdim. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0208990/

Bir lisenin öğrencilerini konu alan Elephant (2003) filmi özellikle Amerika'da okullarda zaman zaman yaşanan silahlı baskın ve şiddet sorununu sade bir şekilde anlatıyor. 2003 yılında Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanan Fil (2003) filmi uzun çekimleri, farklı karakterlere kısa kısa odaklanışı ve başarılı kurgusuyla da dikkat çekiyor. Eser, günümüzde daha da fazla yaşanan savaş oyunları bağımlılığı ve bunun genç bireyler üzerinde doğurduğu etkiler hakkında da düşündürücü bir niteliğe sahip. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0363589/

1973 yılında The Hireling filmiyle beraber Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanan Scarecrow (1973) filminde bir yol kenarında otostop çekerken tesadüfen karşılaşıp arkadaş olan Max ve Lion birbirleriyle sıkı dost olup planlarını gerçekleştirmeye çalışır. Gene Hackman'ın uzun ve sert adamı, Al Pacino'nun sempatik kısa adamı canlandırdığı Korkuluk (1973) filminde Lion Max'e, kargaların korkuluklara güldükleri için tarlalara yaklaşmadıkları yönündeki pozitif ve dostça bakış açısını aşılamaya çalışır. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0070643/

Başrolünde çok başarılı bir oyunculukla Tarık Akan'ın yer aldığı, Erol Günaydın'ın da cazgır rolünde boy gösterdiği ve Trakya'da geçen Pehlivan (1984) filminde geçim derdi içerisindeki Bilal'in ve çevresindeki insanların güreş tutkusu onu Kırkpınar'a hazırlanmaya cezbeder. Eserde Tarık Akan'ı Kâmran Usluer seslendirmiş. Ön planında Bilal'in pehlivanlığına yer veren film aynı zamanda hem geleneksel ve kültürel ögelere zengin bir şekilde yer verişi hem de sosyal hallere de dokunuşuyla çok zengin bir motife sahip. Geleneksel sporlarımızdan biri olan güreşle, pehlivanlıkla ilgili kaç filmimiz var acaba? Böyle bir film yaptığı için Zeki Ökten'e teşekkür etmek gerek. İçerisinde Kırkpınar'dan görüntülere de yer veren bir yabancı film olarak: Topkapı (1964) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0124048/ Filmin izleme linki:

The Rolling Stones grubunun 1969 yılında bir yarış pistinde ücretsiz olarak verdiği Altamont Konseri'ni merkezine alan belgeselde binlerce kişinin katıldığı ve kavga, ölüm gibi olaylara da sahne olan bu konser hakkındaki görüntüleri Mick Jagger ve grup üyeleriyle beraber izliyoruz. Birkaç ay önce verilen ve tarihe geçmiş bir konser olan Woodstock'ı hatırlatan ancak çıkan sorunlar nedeniyle tadına varılamayan bir konser olarak kalan Altamont Konseri 60'ların özgürlükçü ruhunu, renkli kişilikleri ve müzik etrafında birleşerek hayranlıklarını keyifle yaşayan çok sayıda katılımcıyı da yansıtıyor. Gimme Shelter (1970)'ten önce (eğer izlemediyseniz) Woodstock (1970) belgeselini izlemeniz daha yararlı olacaktır. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0065780/

1987 yılında Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanan ve başrolünde Gerard Depardieu'nün  yer aldığı Sous le soleil de Satan filminde genç bir rahibin yaşadığı ruhani deneyimler ve görevlerini yerine getirme çabası anlatılıyor. Adeta bir keşiş hayatı yaşayan genç rahip genç bir kadının hayatının kendisine gösterilmesi, bir çocuğun iyileştirilmesi gibi konularda mucizelerin içerisinde bulunarak yaşayan bir aziz mertebesine yükselir. Şeytanla sohbet eden ve çeşitli sınavlardan geçen rahip inançlarına ve Tanrı'sına son derece bağlı bir karakterdir. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0094011/

Yıllardan beridir okyanus kıyısındaki kırsal bir alanda, Gri Bahçeler'de yaşayan 79 yaşındaki bir kadınla 56 yaşındaki kızının yaşamı ve ilişkileri kendi günlük hayatları ve sohbetleri eşliğinde anlatılıyor Grey Gardens (1975) belgeselinde. Gençliğinde bir şarkıcı olan anne, kızının yanından ayrılmasını istemediğinden onun bazı ilişkilerine de onay vermemiş. Ağaçlar ve çalılar arasında, temizlemedikleri bir evde hayvanlarla beraber yaşayan anne ve kızı bol bol geçmiş anılardan; (özellikle kızı) kaçan fırsatlardan, umutlardan, kurulanlardan bahsederek bir arada yaşamlarını sürdürüyor. Zamanın akıp gidişi ve sadece izbe bir evde geçmiş hakkında ve yapılacaklar hakkında konuşup durmak... Bir yandan anne ve kızının yaşamlarını detaylıca öğrenirken bir yandan da yaşadıkları ortamı ve hayattan ne kadar izole olduklarını görmek ilginç bir belgesel çıkarıyor ortaya. Evde yer alan ve gençliğin güzelliklerini yansıtan portrelerine ve fotoğraflarına dahi özen göstermeden zamanın önlenem

Kapı kapı dolaşarak pazarlamacılık yapan ve dil dökerek insanları ikna etmeye çalışan İncil satıcılarını anlatan bir belgesel. Son derece sade ve gerçekçi bir havaya sahip olan Salesman (1969) belgeseli kurgusunda hem satıcıların kendi aralarındaki sohbetlerine hem de müşterileriyle olan ilişkilerine yer veriyor. Bir yakınını yeni kaybetmiş insanlara İncil satarak geçinmeye çalışan bir adam ve bir küçük kızla ilgili bir film için: Paper Moon (1973) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0064921/

20. yüzyılda Çin'de geçen ve geniş bir zaman aralığını kapsayan Ba wang bie ji (1993) filminde çocuk yaştan itibaren gaddar bir eğitim sürecinden geçirilerek ünlü iki Çin Operası sanatçısı olmayı başaran Dieyi ve Xiaolou'nun dostluğu etrafında ülkenin zaman içerisinde geçirdiği tarihi ve siyasi olaylar da izleyicilere aktarılıyor. Elveda Cariyem adlı eski ve önemli bir operayı başarıyla sahneleyen ayrılmaz ikili Dieyi ve Xiaolou bu eserle ünlerine ün katarlar. Xiaolou'nun eski bir fahişe olan eşi Juxian da Ba wang bie ji (1993) filmindeki bir diğer önemli karakter. Hem çocukların hem de yetişkinlerin sıkça şiddete maruz kaldığı bir ortamda değişen devirlere ayak uydurarak iktidar kimse onun sanatçısı olmak zorunda kalan Çin Operası dünyasının üyeleri Japon işgalinden Mao otoritesi altına girmeye kadar farklı ve zorlu dönemler geçirir. Elveda Cariyem 1993 yılında The Piano filmiyle beraber Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Filmin imdb profili:  https://www.i

Avustralya'da geçen The Last Wave (1977) filminde bir avukat olan David, Aborjinler'in karıştığı bir Aborjin cinayetinde davayı ele alır ve bu halkın şehirde yaşamakta devam eden kabile kültürünün içerisinde bulur kendisini. Beyaz adamın gelişi ve Aborjinler'in asimile edilişi sonrasında sayıları gittikçe azalan kabileliler yaşam biçimlerini, geleneklerini ve inanışlarını gizli bir şekilde sürdürmek zorunda kalmıştır. Gördüğü rüyaların Aborjin inanışındaki kavramlarla alakalı olduğunu anlayan David davada sanık konumunda bulunan bir Aborjin'in de yardımıyla bu halkın, gizli tutmaya çalıştıkları bazı yanlarını keşfeder. Aborjinlerle alakası olan bir diğer film için: Walkabout (1971) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt000076299/

19. yüzyılda geçen The Piano (1993) filminde evlendirilmek üzere kızıyla birlikte Yeni Zelanda'ya gönderilen konuşma engelli bir kadın burada geçirdiği süre boyunca erkek şiddeti, mahkûmiyet ve aşk arasında yaşar. Piyanosundan kopamayan onu da yolculuğunda yanına alan Ada adeta özgürlüğünü bu enstrüman ile yaşayıp sesini müzikle duyurmaktadır. Yeni Zelanda'daki sömürgeci toprak sahiplerinden biriyle evlendirilen Ada buradaki yerel halkla iyi ilişkiler kurmuş ve kocasının da bir arkadaşı olan Baines ile bir aşk yaşar. Kadın yönetmen Jane Campion 1993 yılında The Piano filmiyle Altın Palmiye Ödülü'nü de kazanmış. Aynı yıl iki eser bu ödüle layık görülmüş. Diğer eser ise Ba wang bie ji . Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0107822/

Bir edebiyat uyarlaması olan Gaav (1969) filminde köyün tek ineğine sahip olan ve ineğini canı kadar seven Hasan kaybettiği ineğinin acısını kaldıramaz. Köy halkı Hasan'ın kaybının acısını bastırmak için ona yardımcı olmaya çalışır. Siyah beyaz fotoğrafik karelerle, köy yerinin sadeliğiyle, yerel ritüelleri yansıtışıyla ve hayvan sevgisinin etkileyici bir türüyle İnek (1969) filmi harika bir eser. Hasan'ın ineğine olan bağlılığı karşısında duygulanmamak elde değil... Film Gulam Hüseyin Saedi adlı İranlı yazarın Yapı Kredi Yayınları'ndan Bayel Ağıtçıları adıyla çıkan kitabındaki İnek adlı hikâyeden sinemaya aktarılmış. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0064356/

Bir ameliyatla birbirlerinden ayrılan ancak hala kopamamış olan yapışık ikizler Dominique ve Danielle normal bir hayat sürmeye çalışırken birçok zorluk yaşar. Ameliyat sırasında ikiz kardeşini kaydeden Danielle ruhsal sorunlar yaşamaya başlar ve hem doktoru hem de aşığı olan Emil tarafından tedavi edilmeye ve kontrol altında tutulmaya çalışılır. Sisters (1972) Brian De Palma'nın Hitchcock filmlerini hatırlatan detayları, çekimleri, senaryosu ve özel atmosferiyle çok iyi bir ikiz kardeş filmi. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0070698/

Maraşlı bir aile İsviçre'de daha iyi bir yaşam umuduyla yasa dışı yollarla bu ülkeye gitmeye çalışır. Senaryosunu Feride Çiçekoğlu'nun yazdığı Reise der Hoffnung (1990) filmi 1991 yılında En İyi Yabancı Film Oscarı'na da layık görülmüş. Bir umut uğruna çıkılan yolculuk aslında sadece Türkiyeli bir ailenin dramını değil, aslında daha iyi şartlar altında yaşamak ülküsüyle ya da kötü şartlardan kaçmak için Avrupa ülkelerine sığınmaya çalışan milyonlarca insanın öyküsünü sunuyor izleyicilerine. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0100470/

Polonyalı büyük yönetmen Andrzej Wajda'ya 1981 yılında Altın Palmiye Ödülü'nü de kazandıran Czlowiek z zelaza (1981) filminde işçi hakları için mücadele eden babası katledilen Tomczyk'in çalıştığı Gdansk Tersanesi'nde başlattığı grev ve hayatı boyunca gösterdiği onurlu duruşla beraber yaptıkları anlatılıyor. Eser,  Czlowiek z marmuru (1977)  filminin devamı niteliğini de taşıyor. Bazı tarihi gerçeklere de dayanan hikâyesinde Demir Adam (1981) filmi korkutularak sindirilmeye çalışılan devrimcilerin cesurca verdikleri mücadeleyi, Tomczyk'in hayatını araştırıp onu kötü göstermekle görevlendirilen bir medya çalışanının tanışıp sohbet ettiği insanlardan öğrendikleriyle beraber anlatıyor. Tomczyk'in babası Birkut'un hikâyesi, Tomczyk'in eşi Agniezska ile tanışması ve birlikte verdikleri mücadeleler eşliğinde ilerleyen kurgusu Czlowiek z zelaza (1981) filmini çok iyi bir işçi filmi haline getiriyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt00822

1950'lerde Krakow kentinde komünizmin bir sembolü olarak inşa edilen Nowa Huta'da çalışmış olan ünlü duvar ustası Birkut hakkında bir film yapmak isteyen Agnieszka, bir kahramanken burnunu sokmaması gereken işlere soktuğu için üstü çizilen Birkut'un hikâyesini onu tanıyan insanlarla sohbet ederek detaylı bir şekilde öğrenir. Agnieszka'nın filmi mevcut otoritenin hoşuna gitmediği ve yozlukları gösterdiği için tıpkı Birkut gibi dışlanır ancak o filmini tamamlamaktan vazgeçmez ve Birkut'un oğlunu bulmak üzere Gdansk'a gider. Hikâyenin devamı için:  Czlowiek z zelaza (1981) Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0075902/

İkisi de evli olan bir doktor ve bir ev hanımı tesadüfen bir istasyonda karşılaşırlar ve kısa aralıklarla yeniden birbirlerine denk gelerek birkaç haftalık bir aşk yaşarlar. Tren istasyonlarının gelip geçici, ayrılık ve hüzün dolu ortamını kullanan Brief Encounter (1945) filmi evli ve çocuk sahibi olsalar da birbirleriyle güzel vakit geçiren iki saf yüzlü karakteriyle bir yandan romantik ve güzel, bir yandan da hüzünlü ve düşündürücü bir ilişkiyi izleyicilerine anlatıyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0037558/

Feride Çiçekoğlu'nun aynı adlı kısa romanından yazarın kendi senaristliğiyle sinemaya aktarılmış olan Uçurtmayı Vurmasınlar (1989) filminde annesiyle beraber hapiste yaşayan küçük Barış'ın İnci'yle dostluğuna ve burada yaşadığı anılara, hayatı hapishaneden anlamaya çalışmasına konuk oluyoruz. Siyasi mahkûmların ve diğer suçluların ayrı ayrı koğuşlarda yaşadığı hapishanede küçük Barış, babası ailesini yüzüstü bıraktığı için, hapse giren annesinin yanında kalmıştır. Barış'ın hapishanedeki siyasi mahkûmlardan İnci'ye olan düşkünlüğü ve onunla olan dostluğu çerçevesinde hem hapis hayatına hem de diğer karakterlerin sorunlarına da değinen bir film Uçurtmayı Vurmasınlar (1989). Uçurtma ve kuş gibi özgürlük sembollerinin hapiste büyüyen bir çocuğun anlam dünyasıyla bütünleşerek daha değerli hale geldiği; sevgi, saflık dolu ve bir yandan da hüzünlü bir öykü... Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0098573/

New York'ta geçen Metropolitan (1990) filminde tesadüf eseri bir burjuva arkadaş çevresine katılan sosyalist Tom Townsend hem eleştirdiği yaşamları yerinde gözleyip düşüncelerini biçimlendirme şansı bulur hem de zengin diyaloglarla kadın erkek ilişkilerine dair ortaya çok iyi bir filmin çıkmasını sağlar. Sınıf farkı yaratan gelir seviyesi farkına rağmen kadın ve erkeklerden oluşan bu küçük grubun partilerine ve davetlerine dostça yaklaşımları dolayısıyla katılan Tom farklı düşünceleri ve farklı bir çevreden gelmesiyle ilgi çeker. Farklı kadın ve erkek karakterleriyle alternatif bakışları da sunan, hem sosyal sınıflar üzerine hem de ilişkiler üzerine kaliteli bir film Metropolitan (1990). Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0100142/

Otizmli bir bilimci olan Temple Grandin'in yaşam öyküsünü anlatan belgeselvari filmde otistik bireylerin ne gibi zorluklarla karşılaştıkları ve neler başarabildikleri izleyicilere sunuluyor. Hayvanları seven ve kendisini bilimsel çalışmalara, araştırma yapmaya adamak isteyen Temple Grandin annesinin ve okulundaki öğretmeninin de desteğiyle zekâsını bilim için kullanır. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt1278469/