İyi Ki Filmler Var

Küçük bir İtalyan kasabasında geçen I Vitelloni (1953), aylak bir arkadaş grubunun üyelerini, onlara biçilen yaşamdan sıyrılıp buradan gitme düşüncelerini anlatan; genç, işsiz, bekâr, istekleri ve hayalleri olan erkeği konu alan güzel bir Fellini filmi. 60'lı yıllardaki Fellini filmlerine oranla içinde melodramı da barındıran değerli bir eser olan I Vitelloni (1953); farklı özelliklere ve farklı bakışlara sahip erkek karakterleri içeren bir evlilik ve bulunduğun yerden kaçış öyküsü de aynı zamanda.  Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0046521/

1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül Olayları'nı ve bu üzücü hadisenin öncesindeki atmosferi, siyasi düşünce farklılıklarını insancıl bir bakışla tarihe yaklaşarak anlatan, Türklere ve Rumlara dair iyi bir film Güz Sancısı (2009). Türk ve Rum karakterleri bir arada barındırdığı gibi zıt düşüncelere sahip karakterleri de bir arada içeren Güz Sancısı (2009), hamaset ve kışkırtmanın yol açtığı körlük üzerine iyi bir eser. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0425080/

Ünlü bir yazar olan Onoff, kendisini bir cinayet soruşturmasının içinde ve de baş şüpheli olarak bulur Una pura formalità (1994) filminde; acaba ölen kimdir ve bu kişi nasıl biridir? Özgün bir anlatımı bulunan ve dikkat gerektiren bir izleyiciliği gerektiren Una pura formalità (1994) filmi, bir yaşamın sorgulanışı ve unutulanların ortaya çıkışı üzerinden ilerleyen gerilimli, gizemli, kasvetli bir atmosferi olan özel bir eser. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0110917/

Bazı filmler geçmişe dönüş tekniğini kullanıyor ve bu beni bazen düşündürüyor. Hatta rahatsız ediyor. İzlediklerim kadarıyla bunu neden yaptıklarına dair birkaç tahminim var. Bunlardan birisi merak unsuru olabilir. Örneğin bir cinayetin soruşturulmasını anlatan bir film önce şüphelinin sorgulanması ile açılabilir. Ardından sık sık geçmişe dönüş sahneleri ile cinayete ya da onun öncesine dair görüntüler bize sunulabilir. Sorgulayıcının her sorusu ve o sorulara verilen her cevap olayla ilgili anlara dönüşlere götürebilir bizi. Peki bunu gerçek hayata uygularsak durum böyle midir? Hatta bundan da önce, bir eserin gücünü sırf olayları zaman sıralaması ile anlatmamasından alması iyi bir şey midir? Gerçek hayatta önce olay olur, sonra soruşturma olur ve soruşturma esnasında olaya ilişkin anlar sadece olayı yaşayanın gözünde canlanabilir; olayın anlatıldığı kişilerin gözünde değil (eğer eser önce olayı sonra sorgulamayı göstermemişse; göstermişse zaten zamanda sıçrama yapılmamıştır; daha önce

Bir çizgi romanın sinemaya uyarlanmasını konu alan American Splendor (2003) filmi, sıradan bir hayat yaşayan ve çizgi romanlarla ilgilenmeye başlayan bir adamın otobiyografik hikâyesinin biyografik ve otobiyografik hikâyesi. Kullandığı anlatım tekniği ile hem biyografiyi hem de otobiyografi bir araya getiren, buna ek olarak çizgi roman ile filmi bütünleştiren American Splendor (2003), bir çizgi roman sanatçısının inişler ve çıkışlar içindeki yaşamını konu alıyor. Filmin imdb profili:  https://www.imdb.com/title/tt0305206/