Rol Almak, Rol Oynamak, Rol Üstlenmek Deyimleri Hakkında
Dilimizde rol almak, rol oynamak, rol üstlenmek deyimleri sıklıkla kullanılıyor. Tiyatro ve sinema ile alakalı birer deyim olan bunlar, son günlerde üzerine düşündüğüm ve bu işte bir terslik var, dediğim sözler oldu. Öncelikle birkaç örnekle deyimleri kullanayım: Bu başarıda önemli rol alan... Bulgulara ulaşmamızda büyük bir rol oynayarak... Kentimizin tanıtımında kilit rol üstlenerek... Üzerine düşününce ve konuşmalara, yazılara, günlük dile dikkat edince rol almak, rol oynamak, rol üstlenmek gibi deyimlerin sıkça kullanıldığını fark etmek mümkün.
Bu işte bir terslik var, diye düşünmeme neden olan noktaysa rol sözcüğünü içeren deyimlerin genellikle olumlu bir anlamda kullanılması. Mantıken konuya yaklaşacak olursak bir yerde rol alınıyorsa, rol oynanıyorsa, rol üstleniliyorsa burada bir şey gerçekten değil, gerçekmiş gibi yapılıyor demektir. Dolayısıyla bu aslında olumlu değil, olumsuz bir şeydir.
Rol alan, rol oynayan, rol üstlenen, rol verilen bir kişi tiyatroda ve sinemada sahneye, kamera karşısına çıkarak bir karaktere bürünür, onu gerçekmiş gibi sunar. Bir karakter birine sular seller gibi aşık bir şaire dönüşür; dilinde tüy bitmez ve pek güzel tümceler kurar, tiratlar söyler, anlamlı ve edebi sözler fısıldar sevdiğinin kulağına. Bir karakter bir role bürünür ve bir yardımseverlik abidesi olur. Ama o karakteri canlandıran kişi gerçek hayatta pekala pek de yardımseverlikle alakası olmayan biri olabilir. Ya da az önceki aşık karakter aslında gerçekte başka birine aşıktır ve sakın onun bu rol aşkını gerçek aşkı görmesin, duymasın; yoksa yazık olur. Bir rolcü birisini darp eder sahnede. Hatta birisini öldürür. Ama ne gerçekten darp etmiştir ne de gerçekten öldürmüştür. Zaten birkaç dakika sonra sahne önüne gelir ve gülerler, gerçek değildi ki, derler. Hatta bazen öyledir ki daha birkaç saniye önce ölen, sanki ışığın yokluğu yaşam getirirmiş gibi sahne kararınca kalkıverir de yerinen, gider tekrar kulise. Bu doğa mucizesine ön sıralardakilerin birçok kere şahit olduğu doğrudur. Bir rolcü bazen yaşlı biridir ama aslında gerçekte o gençtir. Bir rolcü bazen bir çocuk görünümündedir sahnede ama aslında o yetişkindir. Yani rol alan, rol oynayan, rol üstlenen kişi, çoğunlukla canlandırdığı karakterle alakası olan, o karakterin özelliklerini taşıyan biri değildir ve kesinlikle canlandırdığı karakter değildir. Çünkü roldür o.
Rolün aslında gerçek olmayan ve gerçekmiş gibi yapılan bir anlaşma olduğunu, hem rolcünün hem de izleyicinin bunu pekala bildiğini biliyoruz. Bu durumda neden günlük yaşamda, konuşurken veya yazarken rol almak, rol oynamak, rol üstlenmek gibi deyimleri olumlu bir anlamda kullanıyoruz? Bir kişi bir şeyi gerçekte yapmayıp gerçekten yapıyormuş gibi görünüyorsa bu roldür. Gerçek hayatta bir işi aslında yapmayıp da yapıyormuş gibi görünen biri hakkında ne düşünülür peki? İkiyüzlü ya da ahlaksız denir o kişiye. Bu durumda mantıken rol almak, rol oynamak, rol üstlenmek gibi deyimler aslında çoğunlukla olumsuz anlamda kullanılmalı değil midir? Birkaç örnek vermem gerekirse: Milletvekilleri şiddet sorununun çözümsüz kalmasında önemli rol alarak... Yapılan hırsızlıkta büyük bir rol oynayan adamın... Telefon dolandırıcıları yaşlıların kandırılmasında kilit rol üstlenerek... Böylesi daha mantıklı değil mi? Alışılmış ve dile yerleşmiş bazı deyimler mantık ve eleştiri süzgecinden genellikle geçirilmiyor ve öyle kabul görüyorlar. Zaman zaman böyle noktalar aklıma takılabiliyor ve bunları dile getirerek zihnimdekileri sözcükler ve tümceler aracılığıyla okurun karşısına, sahneye çıkarmayı seviyorum. Kim bilir, belki birilerinin zihninde yer edinirler, başkalarının da düşünmesinde rol oynarlar ya da onların akıllarının bulandırılmasında kilit rol üstlenirler.
Yorumlar
Yorum Gönder