Yeni İdeal Olan Mıdır?

Yeni olana, yeni çıkmış olana, yeni sunulana büyük bir ilgi bulunuyor. Hakim sinema siteleri, sinema paylaşımcıları, sinema yayıncıları genellikle büyük oranda, yeni olandan bahsediyor. Bir sinema ilgilisinin gerçekten de bu kadar yeniye ihtiyacı var mıdır, yeniye odaklanılmalı mıdır? Sinema, şimdiyle güncel bir sanat dalı mıdır? Sinemaya bir sanat dalı olarak bakıldığında ister istemez diğer bazı sanatlarla kıyaslama yapılabilir. Örneğin edebiyat alanındaki haber siteleri, paylaşımcılar, yayıncılar Bu Yılın En İyi 10 Kitabı diye kaç yayın oluşturuyor? Ya da resim sanatını düşünelim. Bir resim habercisi Bu Yıl Yapılmış Olan En İyi 10 Tablo diye bir haber paylaşır mı? Bir heykel ilgilisi Yıla Damgasını Vurmuş Olan 10 Heykel diyerek bir liste yayınlar mı? Ya da kaç tiyatrosever İlk Kez Bu Yıl Sahnelenmiş Olan En İyi 10 Oyun diye bir liste oluşturur? Hiç gördünüz mü, Bu Yıl Yazılmış En Güzel Şiirler diye bir liste?

Bir yıl içerisinde yaratılmış olan tüm eserleri izleyebilmek, görebilmek, okuyabilmek, dinleyebilmek mümkün değildir. Sinema alanında da bu durum böyledir. Bu IMDb bağlantısındaki listede 2018 yılında yayınlanmış olan filmler yer alıyor: 12 binden fazla film... Hiç kimse bu yıl içerisinde çıkmış olan tüm filmleri izleyip ardından da Bu Yılın En İyi 10 Filmi Listesi oluşturamaz. Bir yıl içerisindeki En İyi Filmler'den bahsederken bu bahsi güçlü kılmak için o alandaki tüm eserlere ya da eserlerin çoğuna hakim olmak gerekmez mi? Sadece, kısa sürede yayılmış ve etki etmiş eserleri izleyerek Yılın En İyileri'ne karar vermek doğru bir yol mudur ya da bu yol ne kadar etkilidir veya bu yola ne kadar ihtiyaç vardır? Yani illaki Yılın En İyileri diye bir liste daha doğrusu bir yarıştırma yapmaya gerek var mı?

İlk paragrafta bahsettiğim sanat dalları sinema gibi büyük bir maddi güçle beraber ortaya eser konulan dallar değil. Sinema eserlerinin bir anda popüler oluvermesinde tabii ki bu alanın bir ticaret alanına dönüşmüş olmasının da payı var. Reklamlarla, ücret ödenerek yaptırılmış haberlerle ya da çok kişiye hitap edebilen popüler ikonların desteğiyle ortaya çıkartılan suni bir büyüklük ancak kısa süreli bir varlık yaratabilir. Bir eserin, tıpkı diğer sanat dallarında olduğu gibi gerçek ve kaliteli bir sanat eseri niteliğine erişebilmesi için ister istemez belirli bir geçmiş zamana ihtiyaç vardır. Şimdinin puslu manzaraları, yanıltıcı ışıkları, dar yolları arasından şimdiye bakarak şimdiyi bu kadar çok yüceltmenin ve şimdiye bu kadar çok odaklanmanın doğru bir yol olduğunu düşünmüyorum. Bu yola yol açan temel şeylerden biri ise tabii ki yukarıda bahsettiğim ticaret etkinliği dolayısıyla yaratılan kısa süreli popülerleşme.

Tabii ki şimdiki zamanda yapılmış olan bir eser, şimdi izlenerek de ne kadar büyük olduğunu kanıtlayabilir. Şimdi yapılmış bir eser sayesinde kendisinin en çok beğendiği filmlerden birini izlemiş hale gelebilir kişi. Peki şimdinin belirsizliği içerisinde böyle eserleri bulabilmek ne kadar mümkündür? Sinema eserinin de sanatlaşması için diğer köklü sanat dallarında olduğu gibi zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Belki şimdinin aldanmacası içerisinde bir esere baktığımız için de bazı şeyleri gözden kaçırabiliyor halde olabiliriz. Ya da genellikle şimdiki eserlere odaklandığımız için şimdi ortaya konmuş bir eserin aslında geçmişteki bir sanat eserine ne kadar öykündüğünü, onu taklit ettiğini ya da aynı konuda aynı sorunlara değinerek yapılmış olan önceki eseri hiç de geçemediğini göremiyor olabiliriz.

Bir eserin yaratılma anından itibaren geçen süre arttıkça ya da yaratılmasının üzerinden belli bir süre geçtikten sonra o eserin konumu daha da belirginleşiyor. Sanatta şarap etkisi diyebileceğimiz bu durum bana göre sinema için de geçerli. Değerini kanıtlamış, yılların yok edici etkisine karşı dimdik durmuş, büyüdükçe büyümüş, farklı nesiller tarafından izlenmiş, farklı kişiler tarafından değerlendirilmiş eserler sanat alanında en çok bahsedilen ve en çok rağbet gören eserlerdir. Klasik müzik alanında da, resim alanında da, heykeltıraşlık alanında da, dünya edebiyatında da durum herhalde böyledir. Belirli bazı klasiklerden ya da kıymetli eserlerden her dönem bahsedilir. Bu eserler temel olarak, kıymetli olarak görülür ve onlar değerlerini her dönem koruyup insanları etkiler. Ölmez eserler olarak bir ülkeden bir ülkeye gider, bir zihinden bir zihne girer, bir kulaktan bir diğerine geçer. Sinema bu durumu ticarileşme ve teknoloji sonucu çabuk yayılma gibi etkenlerden dolayı yaşayamıyor.

Bir başka soruyu daha düşünelim. Diyelim ki bulunduğumuz yılda hiç yeni film yayınlanmasın, hiç yeni beste ortaya konmasın, hiç yeni oyun oynanmasın, hiç yeni kitap yazılmış olmasın, hiç yeni bir şiir duymayalım, hiç yeni bir resim görmeyelim. Bu durumda bu alanlarla ilgili yayın yapan siteler, kişiler, kurumlar ve bu alanlara ilgi duyan sanatseverler ne yapardı? Sinema haricindeki tüm alanlarda çok az bir değişim olurdu bana göre. Neden yeni eserler ortaya konmadığının konuşulmasının dışında her zamanki akışlarına büyük oranda yine devam ederlerdi. Peki sinema alanında ne olurdu? Neden yeni film yapılmadığının konuşulmasının yanı sıra bir önceki yıl ön plana çıkardı bu sefer de en çok...

Yeni bombardımanı, yeni övgüsü, yeni popülerleşmesi ve yeni tüketimi içerisine kendisini kaptırmayan bir sinema alanı, sinema izleyiciliği dileğiyle...

Not: Görseller, yenisi eskisinin yeniden çevrimi olan Hachikô monogatari (1987) ve Hachi: A Dog's Tale (2009) filmleri ile Insomnia (1997) ve Insomnia (2002) filmlerinden alınmıştır. Bu görsellerle yeni eskinin taklididir demek istemiyorum. Gerçekten çok yeni, yeni eserler de yaratılabiliyor. Sadece, konuyla biraz alakalı oldukları için bu görselleri tercih ettim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gölge Oyunu (1993)

Aaahh Belinda (1986)

Talihli Amele (1980)

Il était une fois... la vie (1987-1988) Bir Zamanlar... Yaşam

İlk Yarım Saatine Sabredebilirseniz Çok İyi Bir Film İzleyeceksiniz