Reddedilemeyecek Filmler

Kimi zaman aklıma takılan ve ara ara üzerine düşündüğüm bir konu olan Reddedilemeyecek Filmler konusu bloğumda The Wind that Shakes the Barley (2006) filmini paylaşmamdan önce, bu filmi izlerken bir kez daha aklıma geldi. Bu konu üzerine yazmak için bu film iyi bir örnek olmasa da (çünkü bu film iyi bir film) bu yazıyı yazmamı tetikleyen bir etken olduğu için bahsi geçen filmi de anmadan edemedim. Çünkü bu filmin de reddedilemez bir konusu var. Bu nedenle, filmi izlerken reddedilemezlik üzerine yeniden düşünme fırsatı buldum.

Sinemada, edebiyatta ya da birçok alanda bazı konular vardır; ölmez konulardır. Reddedilemezler. Çünkü insanlık tarihi boyunca süregelmişlerdir; birçoğu hâlâ süregelmektedir. İnsan hayatını öyle ya da böyle etkilerler. Bu konular üzerine film yapmak sanırım genel olarak daha kolaydır. Çünkü bu konular karşı çıkılası konular değildir. Örneğin II. Dünya Savaşı ve Naziler. Bu konu üzerine birçok film yapılmış olmasına rağmen Nazilerin gerçekleştirdiği soykırımı anlatan bir film etkileyici bir film olma potansiyeline sahiptir. Çünkü eldeki malzeme güçlüdür.

Ya da bir başka popüler ve ölmez konu olarak aşk konusunu ele alalım. Onlarca şekilde ele alınabilecek bir konu olmasına rağmen bunu aşk cinayetiyle birleştirelim. Bu da konu olarak kendisini izlettirme, kolay kabul ettirme potansiyeline sahip bir konudur bana göre.

Bir diğer örnek olarak cinselliği ele alalım. Cinselliği sadece cinselliğin cezbedici etkisiyle izleyicilere sunan bir film her ne kadar gişe filmi kaygılarıyla yapılmış olacak olsa da yine de reddedilemezdir birçok kişi için. O da kendisini rahatlıkla izlettirebilir. Hatta kötü bir film olsa bile cinsellik görme isteği duyan insan için izlenilesi olabilir. Böyle bir durumda film, film vasfını da yitirir.

Genel konu kalıplarının dışına çıkarak da reddedilemezlikten bahsedebiliriz. Bir filmin öyle bir konusu olur ki, öyle bir şeyi anlatıyordur ki o durum da reddedilemez hale gelir. Bir kişiye yapılan işkence ya da o kişinin yaşadığı talihsiz durumlar etkileyicidir. Bir yardımseverlik, fedakârlık öyküsü etkileyicidir. Bir çocuğun hayata tutunma çabası etkileyicidir. Çünkü bu durumlar salt kendi başlarına etkileyicidirler. Dramatiktirler. Peki bu türden bir konuya sahip olan bir film, sırf kendisine bu konuyu seçmiş olduğu için, insanların içini burkarak onların duygularına derinden seslenmeyi başarırsa ve bu durum yüzünden film alkış toplarsa bu film, bana göre daha değerli olan sanat değeri açısından mı değerlenmiş hale gelir yoksa reddedilemeyecek bir konuya sahip olduğu için mi?

Bir sinemasever olarak reddedilemez konulara sahip yukarıdaki örneklerde olduğu gibi ve bu tip reddedilemez birçok konuda birçok film izlemiş ve izliyor olsam da reddedilemezliğin bazı kısıtlamalar ortaya çıkardığını düşünüyorum. Zaten herkesin kabul edeceği bir eser ortaya koymak (bu eser; anlatım gücü, tekniği, konuya yaklaşımı gibi birçok ögeyle çok daha değerli bir hal alabilir tabii ki) izleyiciyi daha az geliştiren, izleyicinin zihninde daha az pencere açan bir yaklaşım bana göre.

Bir, Naziler ve Soykırım filmi yerine Naziler'e bile daha farklı bir açıdan bakmaya çalışan, zaten sıkça gösterilmiş noktaları değil de, varsa daha farklı noktaları gösteren bir film ortaya koymak daha geliştirici bir sonuç ortaya çıkarabilir diye düşünüyorum. (Yanlış anlamalara yol açmaması adına bu paragrafla ya da aşağıdaki görselle Hitler'in iyi bir karaktermiş gibi anlatılması gerektiğini kastetmediğimi belirtmek istiyorum.)

Bir sinemasever olarak arzum; sinemacıların reddedilemez konulardan ziyade reddedilebilir, dışlanabilir, az kişinin ilgisini çekebilir, kimsenin daha önce eser ortaya koymadığı konulara daha çok yönelmesi. Bu durum ve bu anlayış daha çok güçlenirse sinema sanatının, sanat yönü olmayan ya da zayıf olan bazı kollarının dahi izleyicilere birçok şey katabileceğini, sinemanın daha güçleneceğini düşünüyorum.

Bu yazıdan, reddedilebilir olmak değerli olmak için bir araçtır gibi bir anlam çıkmasını da istemem. Çünkü bu da suistimal edilebilir bir konu. Bir eser hiç beğenilmedi diye değerli hale gelmez. Örneğin bu yazı reddedilebilir bir yazı. Reddedilemez bir konu içermiyor. Ama sırf reddedilebilir, farklı bir noktadan yaklaşan bir konuya sahip olması bu yazıyı değerli kılmaz. Sonuç olarak konu önemli bir etken olsa da tabii ki eserin değerini ortaya koyan şey eserin kendisi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gölge Oyunu (1993)

Aaahh Belinda (1986)

Talihli Amele (1980)

Il était une fois... la vie (1987-1988) Bir Zamanlar... Yaşam

İlk Yarım Saatine Sabredebilirseniz Çok İyi Bir Film İzleyeceksiniz